Külekçilik mesleğinin ana malzemesi tahtadır. Külek, bugünkü
kullandığımız hiç de sağlıklı olmayan plastik, metal vb. mutfak araçlarının
işlevini görmekteydi. Yoğurt,süt,pekmez gibi genellikle sıvı gıdaların
saklanmasında kullanılmaktaydı. Ekmekler de bu kaplarda saklanarak
bayatlamaları önlenmekteydi. Yapımında kullanılan tahta önce ıslatılıp sonra
talaş mangallarında ısıtılıp silindir biçiminde bükülürdü. Bükülen tahtanın iki
ucu birleştirilerek perçinlenip daire biçiminde bir tahta tabanın içine
oturtulur, üstüne tutmak için bir kulp takılırdı. Bu kaplara külek, mesleğe de
külekçilik denilmekteydi.
Adını
çarşıya veren külekçiler çarşısına doğru yürüdük. İki üç dükkanda bu meslekle
uğraşan ustaların olduğunu gördük. Selam verip içeri girdiğimizde işletme
sahibi Abdülkadir Güney’in gülen mavi gözleriyle karşılaştık. Bizim alışveriş
için değil de röportaj için geldiğimizi söylediğimizde gözleri biraz
hüzünlendi. Sohbete başlayıp mesleği ile ilgili bilgiler verirken bu hüzün
yerini, bilgisini bir çırağa aktaran ustaya bıraktı. Böylece biz de biraz
önceki çekingenliğimizi üzerimizden atarak özel hayatından ve mesleğinden
oluşan sorularımızla geçmişe yolculuk yaptık. Bu mesleğe 6 yaşında başladığını,
48 yıldır bu işi yaptığını, altı çocuk sahibi olduğunu, oğullarından birinin bu
mesleğe gönül verdiğini öğrendik. Kendisine babasından yadigar kalan bu mesleği
oğlunun devam ettirmesi ona ayrıca bir gurur verdiğini fark ettik.
Günümüzde
Van, Ağrı, Siverek gibi doğu illerine satış yaptıklarını kazancının da yeterli
olduğunu söyledi. Böylece teşekkür edip mesleğinin gelecek kuşaklara kalması
dileği ile ayrıldık.