Demircilik, Türklerin en eski el sanatlarındandır
ve Türk ulusu nezdinde saygın bir yere sahiptir. Demirin bulunması ve
kullanılması toplumların yaşam şartlarını belli ölçülerde kolaylaştırmıştır.
İnsanoğlu demiri bularak savunma ve avlanma amaçlı silah, ev eşyası vb. araç
gereçler üretmiş, yaşam alanlarını sağlamlaştırarak kendilerini diğer
toplumlardan ve doğanın yıkıcı etkilerinden daha iyi bir şekilde korumaya
başlamıştır. Demircilik bir doğu sanatıdır. Bu meslek doğuya yapılan akınlar ve
seyahatler neticesinde batıya yayılmıştır. Teknoloji, acımasız çarkları arasına
demirciliği de alarak bu mesleği icra eden ustaların sayısını hızla
tüketmektedir. Günümüzde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az kalan
emektar ve yaşlı ustalar için yetiştirecek çırak bulmak da, benzer durumdaki
diğer zanaatlarda olduğu gibi, neredeyse imkansız hale gelmiştir. Kitlesel
üretim ve hızlı tüketim alışkanlıklarının, emeğe dayalı meslek kollarından
insan ilişkilerine kadar uzanan geniş bir yelpazede her şeyi metalaştırıp
öğüttüğü bir dönemde, toplumsal yaşamın daha geçen yüzyılın başına kadar
dayanağını oluşturan çoğu meslek birer birer yok olmaktadır. Sonuç olarak,
mesleklerinin kendileri ile birlikte toprağa gömüleceğini düşünmek, demirci
ustaları için ayrı bir endişe ve üzüntü kaynağı olsa gerek. Kaybolmaya yüz
tutan bu mesleklerle birlikte bizlerde geçmişimizle olan bağlarımızdan yavaş
yavaş kopuyoruz.