Antep Kale altı bakırcıların ve demircilerin yoğunlukta
olduğu bir bölge. Bizim dikkatimizi ise bakırcıların bakırlarını işlerken
çıkarttıkları tak tak seslerinin arasından sessiz atölyelerinde çalışan
insanlar çekti. Bunlar sedef ustalarıydı yani sedefkârlar… Vitrinlerindeki
teşhirlerden gözlerimizi alamazken ustalardan birinin gözü bize takıldı. Bizi
ilk başta yerli turist sandılar ama üniversiteden geldiğimizi ve araştırma
yaptığımızı duyunca bizimle ilgilendiler. İşletmenin sahibi Adem Bıyık’la(34)
tanıştırdılar. Bu kadar genç biriyle karşılaşacağımızı tahmin etmiyorduk.
Adem ağabeyimiz desenlerini çizerken bir ustamız da kakma
işlemlerini yerine getiriyor. Bu arada biz de Adem ağabeye sorular yönelttik. Sedefin bazı deniz hayvanlarından elde edilen
sert, beyaz, gökkuşağı parıltılı maddeye denildiğini öğrendik. Doğadan alınan
çiçek motifleri geometrik desenlerle birlikte ceviz ağacından yapılan süs
eşyalarının üzerine çizilip sedefle can buluyormuş. Babadan oğla geçen, incelik isteyen bir
meslek. Adem ağabey hangi mesleği seçeceğini düşünemeden kendini sedef
tezgahında bulmuş.Satışlarının çoğunu turistlere yaptıklarını söyleyen Adem
ağabeyin de herkes gibi beklentisi daha fazla turist gelmesi. Şahinbey Belediyesi’nden
özel bir isteği var; bu mesleği öğretebileceği genç insanların yönlendirilmesi.
Umarız belediyemiz bu konuda da duyarlı davranacaktır.